Tilmusa (Keskince) Köylülerinin Sesi
  Tilmusa Köyü
 

Tilmusa Köyü
( Keskince Köyü ) Fırat Nehrinin kenarında Şanlı Urfa'nın Birecik ilçesine bağlı Şirin bir Anadolu Köyüdür.
Birecik ilçesi 8 km mesafede ve Birecik Baraj gölü kenarındadır.Köyümüzde şu an 1 ilköğretim okulu, 1 cami , 1 sağlık ocağı 
ve 4 Adet Lojman bulunmaktadır.


KÖYÜN BARAJ YAPILMADAN ÖNCEKİ ESKİ KONUMU BELKIS TARAFINDAN HELİKOPTERDEN ÇEKİLMİŞ





TİLMUSA KÖYÜ HARİTASI


TİLMUSA KÖYÜ CAMİSİ



TİLMUSA KÖYÜ MUHTARIMIZ - OSMAN SARI

Tilmusada köylüler  tarım ve fıstıkcılıkla uğraşırlar.
Tilmusa Köyünün Birecik Baraj suları altında kalmadan önceki son görüntülerinden biri


Tilmusa Köyünde yaklaşık 100 Aile yaşardı. Köy sular altında kaldıktan sonra barajın kıyısında Köyün eski yerini tepeden görecek bir mevkide köye yeni yerleşim yeri verildi. Fakat buraya köylülerden sadece 40-50 hane yerleşti. Son aylarda bu sayının arttığını duydum bu bir Tilmusalı olarak beni sevindirdi.


Köylülerin çoğu Birecik ve Nizip ilçelerine, ŞanlıUrfa ve Gaziantepe yarleşip kendilerine uygun iş ve ticaretle uğraşmaya başladılar. Diğerleride Köye tahsis edilen yeni yerleşim yerinde tekrar tarım ve fıstıkçılıkla uğraşmaya devam etti.


Baraj sularının Köy topraklarını sular altına aldıktan sonraki hali . Köy ve toprakları tamamen sular altında kaldı. Ancak Kepir denilen tepelerdeki bir bölüm köyün fıstıklık arazisi kaldı. Burayada Köyün yeni yerleşim yeri yapıldı.


Keskince Köyüne Devlet tarafından bir okul ve camide yapılmıştır.

KÖYÜN TARİHÇESİ-
   Bu köyümüzün eski ismi Tilmusa;dır. Hititlerde kullanılan ve genellikle Sami kökenli dillerde yaygın olan bir isimdir. Günümüzde yörede halen aynı mana ile kullanılır. Yüksek ve toprak yapılı höyük anlamına gelmektedir. İlçemizin sınırları içinde bu isimle başlayan Tılfar (Bozdere ) Tılmecnun (Eriç) Tılubur (Geçittepe ) Tılvazz ( Meteler) Tılak (Dorucak) isimli 5 köy bulunmaktadır. Tılmus köyü Fırat kenarında kurulu tarihi Zeugma (Belkıs) şehrinin tam karşısında ve Fırat nehrinin doğu tarafına düşmektedir. Tilmus köyü kral yolu olarak bilinen tarihi ipek yolunun da fıratı geçiş yeridir. Asurlular döneminde mezopotamyadan Karum yani kayseri ye giden kral yolunun Tılmusadan geçtiği bilinmektedir. Bu konuda araştırma yapan Falkner ve garelli bu fikirdeler Onlara göre asur ;kayseri yolu bireciğin yakınlarında bir yerde fıratı geçer. Bu yol Ur şehrinden başlayarak kayseride sona erer .Bu fikir gayet isabetlidir.Zaten tılmusa ile Belkıs (Zeugma) şehrini birbirine bağlayan köprünün de kalıntıları hala durmaktadır.Yine bu konuda araştırma yapan Dr.Geotze ve W.Hallo tılmusu tanımadıkları halde tarif ettikleri kral yolunun Fırat geçişi Tılmusdadır. Tılmusanın kral yolu üzerinde bulunduğu bu kişilerin araştırması incelendiğinde ortaya çıkar. Dolayısıyla Tılmus Mezopotamya’nın anadoluya açılan kuzey kapısı olarak kabul edilebilir. Ne yazık ki Birecik barajının yapımıyla birlikte Tılmus köyü ve bahsi geçen Zeugma Belkıs köyü ile Tarihi köprünün kalıntıları Birecik barajı altında kalmıştır. Üstelik Tılmıs höyüğünde herhangi bir kazı bile yapılmamıştır.
SOSYAL HAYAT : Tılmus yani keskince köyü baraj yapılmadan önce ilçemizin cennete benzeyen yegane köylerinden biri idi . Gerçekten bahçeleri ile sulu tarımı ile hele meşhur erik ve sebzesi ile fıratın incilerinden biri idi. Burada yaşayan halkın tamamı Türkçe konuşur. Bunlar Türkmen ve beydilli aşireti mensubudurlar. Bilindiği üzere 1500 lü yılların sonuna doğru Horasan bölgesinden 80000 aile Reisleri Feris Bey başkanlığında göç ederek Yozgat ili sınırları içine yerleşmişti. Orada bulanan diğer Türkmen aşiretleri bu büyük kalabalık karşısında birkaç yıl idare etmelerine rağmen dayanamamış ve devrin Osmanlı padişahına şikâyette bulunmuşlardı. Fakat bu Türkmen aşiretini nasıl karalarız kampanyası neticesinde bunları Babi aliye yani Osmanlıya sapık ve dinsizler diye lanse etmişlerdi. Bunun üzerine Padişah Yusuf Paşayı görevlendirererek Bu şikâyetleri araştırmayı emretti. Yusuf Paşa bir miktar askerle bu aşiretin etrafını çevirererek muhasara altına aldı. Fakat yaptığı incelemeler neticesinde bunların çok dindar olduklarını gördü. Bunun üzerine Padişahında emriyle Bu 80 bin kişilik aşireti Şanlıurfa’nın Harran bölgesindeki Culap nehrinin kenarına yerleştirmeye karar verdi. Uzun süre Bu Türkmen aşireti Akziyaret köyünden başlamak üzere Rakka şehrine kadarki bölgede hayatlarını sürdürdüler. Fakat çok kalabalık olmaları ve birazda sert mizaçlı olmaları nedeni ile yöredeki tüm aşiretlere hakaret etmeye başladılar. Başta Arap aşiretleri olmak üzere diğer yöre aşiretleri ile defalarca savaşlara giriştiler. Bunu üzerine Reisleri Feris bey dayanamayıp kendisine yakın olanlarla beraber göç ederek tekrar İrana döndü. Her ne kadar aşiret ileri gelenleri ricada bulundularsa da fayda etmedi. Yaklaşık 40 bin kişi ayrılarak İrana gitti. Geride kalanlar kendilerini korumak için Arap Beni kays aşireti ile ittifaka gittiler. Bölgedeki Aşiretlerin federasyonu niteliğindeki Mıllan aşireti bunu fırsat bilerek Bu Türkmen aşiretine karşı savaş ilan etti. Beni Kays Bunlara destek çıktı ise de Mılanları yenemediler ve Türkmen aşireti Urfa;yı terk ederek Carablus ( Karkamış ) tan Fırat ı geçerek Nizip ilçesi topraklarına girdi. Fakat Bu gün Barak olarak bilinen bölgede Reşi aşireti yaşamakta idi. Bu sefer Reşiler ile Türkmenler arasında savaşlar başladı. 10 yıl kadar devam eden bu sürtüşmeler neticesinde Reşi, aşireti Barak ovasını terk ederek Nizip ile araban ilçeleri arasındaki dağ köylerine çekilmek mecburiyetinde kaldılar. Böylece gerek Fırat nehrinin kenar köyleri, gerekse barak ovasının tümü beydilli Türkmen aşiretine terk edilmiş oldu .Bu Türkmen aşiretinden birkaç aile tılmus köyüne yerleşti.Daha önce bu köyde reşiler oturmakta idi . reşiler bu köylerden çekilmek zorunda kaldı. İbrahim Bozkurt (isim verilmeden iktibas edilemez)
 

 
 
  Bugün 1 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol